Gökyüzünü Kimseyle Paylaşmak İstemiyorum

Mooble House ekibi olarak, yaklaşık 2 yıldır Mo.1 635 modelimizi kullanan Avukat Hüseyin Bey’i ziyaret ettik. Hem son kullanıcı olarak ürün deneyimini dinlemek hem de sıfırdan yarattığı yaşam alanını görmek istedik.

Hüseyin Bey, Balıkesir’in gözlerden uzak bir köyündeki arazisinde adeta vaha yaratmış. Tarım arazisi vasfında olan bu arazide kurduğu yaşam alanını görünce büyülendik. Arazinin vasfı dolayısı ile bir Tiny House edinmesi gerektiğini öğrendiğinde başlamış her şey. Arazinin dört bir yanı çok yaşlı ağaçlarla çevrili ve ortasında türlü meyve sebze yetiştirdiği mütevazi ama çok verimli bir bahçesi var. Mooble House’unu ise, arazinin tamamına hâkim bir noktaya konumlandırmış. Güneş panellerinin konumunu en doğru şekilde tespit edebilmek için araziye geceden kamp kurmuş, güneşi takip etmiş. Lise yıllarında kamp yaparak Türkiye’yi gezen Hüseyin Bey, Mooble House’u sosyal medyada gördüğünü ve fuara incelemeye gitmesiyle birlikte siparişini de verdiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti,

“Ben, Mo.1 635’i tercih ettim. Ürünün tasarımını ve yapım malzemelerini beğendim ama en çok da tavan penceresine kapıldım. Üstelik bir değil iki tavan penceresi sipariş ettim, çünkü gökyüzünü kimseyle paylaşmak istemiyorum. Dış cephede alüminyum kaplama tercih ettim, henüz hiç bakım yapmama gerek olmadı. Kışın ise ürünün üstün yalıtımı sayesinde Aralık ayına kadar herhangi bir ısı kaynağına gerek olmadan konforlu vakit geçiriyoruz. İç mekânda koltuk kılıfından, tezgâha, yer kaplamasından, duvar boyalarına kadar istediğim her şeyi seçme imkânı sunuldu. Böylece kişiselleştirerek kullanmak da son derece keyifli oldu. Mooble House sahibi olmayı düşünenlere ürünü her şey dahil fabrika çıkışlı, anahtar teslim almayı öneriyorum. Klimadan, sinekliklere kadar her şey dahil bir paketle satın almanın konforunu yaşıyorum.

Tiny house'un asma katı, çocukların da en gözde alanı. Oyuncaklarını toplayıp asma kata çıkıyorlar ve onları dışarı çıkarmak zor oluyor. Bahçeye bir de trambolin ve salıncak kurduk ama genelde futbol oynuyoruz.

Bahçede havuç, domates, patlıcan, biber gibi pek çok ürünü köyden dostların da desteğiyle yetiştiriyor, mahsul fazlasını ise sevdiklerimizle paylaşıyoruz. Arazide şebeke olmadığı için suyu kaynaktan çekiyorum. Doğada zaten fazla bir şeye ihtiyacımız olmuyor, vakit çoğunlukla bahçe işleriyle uğraşarak geçiyor: çapa, ot yolma, olgunlaşan ürünleri toplama.”

Mooble House ekibi olarak, Hüseyin Bey’in doğadaki ilham verici hikayesini dinlemekten ve arazisinde sıfırdan kurduğu yaşamı gözlemlemekten büyük keyif aldık. Bahçede hep birlikte hazırladığımız akşam yemeğinden sonra gün batmadan dönüş yoluna koyulduk. Vedalaşırken son sözünüz ne olur diye sorduğumuzda ise şu yanıtı verdi, “Güzellik göreceli bir kavram, Mooble House ise mutlak güzellik.”

Samimi sohbeti, misafirperverliği ve özenle hazırladığı her şey için Hüseyin Bey’e çok teşekkür ederiz.

Mooble House ile yeni maceralarda buluşmak üzere.